Yağmur - Nurullah Genç

Yağmur - Nurullah Genç

Vareden'in adıyla insanlığa inen Nur br Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından br Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur br Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından br Rahmet vadilerinden boşanır ab-ı hayat br En müstesna doğuşa hamiledir kainat br br Yıllardır bozu bulanık suları yudumladım br Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları br Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım br br Hasretin alev alev içime bir an düştü br Değişti hayel köşküm, gözümde viran düştü br Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde br Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü br br İhtiyar cübbesinden kan süzülür Nebi'nin br Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla br Mehtabını düşlerken o mühür sahibinin br Sarsılır Ebu Kubeys kovulmuş feryatlarla br Evlerin arasına dikilir yesil bayrak br Yeryüzü avaredir, yapayalnız ve kurak br br Zaman, ayaklarımda tükendi adım adım br Heyûla, bir ağ gibi ördü rüyalarımı br Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydim br br Yağmur, gülsenimize sensiz, baldiran düştü br Düşmanlik içimizde; dostluklar yaban düştü br Yenilgi, ilmek ilmek düğümlendi tarihe br Her sayfaya talihsiz binlerce kurban düştü br br Bir güzide mektuptur, çağlarin ötesinden br Ulaşır intizarın yaldızlı sabahına br Yayılır o en büyük mustu, pazartesinden br Beyazlik dokunmuştur gecenin siyahina br Susuzluktan dudağı çatlayan gönüllerin br Sükutu yar, sevinci dualar kadar derin br br Çaresiz bir takvimden yalnızlığa gün saydım br Bir cezir yaşadım ki, yaşanmamiş, mazide br Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydim br br Sensiz, kaldırımlara nice güzel can düştü br Yarılan göğsümüzden umutlar bican düştü br Yağmur, kaybettik bütün hazinesini ceddin br En son, avucumuzdan inci ve mercan düştü br br Melekler sağnak sağnak gülümser maveradan br Gümüş ibrik taşıyan zümrüt gagalı kuşlar br Mutluluk nağmeleri işitirler Hiradan br Bir devrim korkusuyla halkalanır yokuşlar br Bir bebeğin secdeye uzanırken elleri br Paramparça, ateşler sahinin hayalleri br br Keşke bir gölge kadar yakınında dursaydım br O mücella çehreni izleseydim ebedi br Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım br br Sarardı yeşil yaprak; dal koptu; fidan düştü br Baykuşa çifte yalı; bülbüle zindan düştü br Katil sinekler deldi hicabın perdesini br İstiklal boşluğunda arılar nadan düştü br Dolaşan ben olsaydım Save'nin damarında br Tablosunu yapardim yıkılan her kulenin br Ebedi aşka giden esrarlı yollarında br Senden bir kıvılcımın, süreyya bir şulenin br Tarasaydım bengisu fışkıran kakülünü br On asırlık ocağın savururdum külünü br br Bazen kendine aşık deli bir fırtınaydım br Fırtınalar önünde bazen bir kuru yaprak br Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım br br Sensizlik depremiyle hancı düştü; han düştü br Mazluma sürgün evi; zalime cihan düştü br Sana meftun ve hayran, sana ram olanlara br Bir bela tünelinde ağır imtihan düştü br br Badiye yaylasında koklasaydım izini br Kefenimi biçseydi Ebva'da esen rüzgar br Seninle yıkasaydım acılar dehlizini br Ne kaderi suçlamak kalırdı ne intihar br Üstüne pırıl pırıl damladığın bir kaya br Bir hurma çekirdeği tercihimdir dünyaya br br Suskunluğa dönüştü sokaklarda feryadım br Tereddüt oymak oymak kemirdi gururumu br Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım br br Haritanın en beyaz noktasına kan düştü br Kırıldı adaletin kılıcı; kalkan düştü br Mahkumlar yargılıyor; hakimler mahkum şimdi br Hakların temeline sanki bir volkan düştü br br Firakınla kavrulur çölde kum taneleri br Ahuların içinde sevdan akkor gibidir br Erdemin, bereketin doldurur haneleri br Sensiz hayat toprağın sırtında ur gibidir br Şemsiyesi altında yürürsün bulutların br Sensiz, yükü zehirdir en güzel imbatların br br Devlerin esrarını aynalara sorsaydım br Çözülürdü zihnimde buzlanmış düşünceler br Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım br br Sensiz, tutunduğumuz dallardan yılan düştü br İlkin karardı yollar, sonra heyelan düştü br Güvenilen dağlara kar yağdi birer birer br Sensizlik diyarından püsküllü yalan düştü br br Yağmur, duysam içimin göklerinden sesini br Yağarsın; taşlar bile yemyeşil filizlenir br Yıldırımlar parçalar çirkefin gövdesini br Sel gider ve zulmetin çöplüğü temizlenir br Yağmur, bir gün kurtulup çağın kundaklarından br Alsam, ölümsüzlüğü billur dudaklarından br br Madeni arzuların ardında seyre daldım br Küflü bir manzaranın çürüyen güllerini br Senin için görülen bir düş de ben olsaydim br br Şehirler kabus dolu; köylere duman düştü br Tersine döndü her şey sanki; asuman düştü br Kırık bir kayık kaldı elimizde, hayali br Hazindir ki; dertleri asmaya umman düştü br br Ayrılığın bağrımda büyüyen bir yaradır br Seni hissetmeyen kalp, kapısız zindan olur br Sensiz doğrular eğri; beyaz bile karadır br Sesini duymayanlar girdabında boğulur br Ana rahminde ölür sensizlikten bir cenin br Şaşkınlığa açılır gözleri, görmeyenin br br Saatlerin ardında hep kendimi aradim br Bir melal zincirine takıldı parmaklarım br Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım br br Sensiz, ufuklarıma yalancı bir tan düştü br Sensiz kıtalar boyu uzayan vatan düştü br Bir kölelik ruhuna mahkum olunca gönül br Yüzyıllardır dorukta bekleyen sultan düştü br br Ay gibisin; güneşler parlıyor gözlerinde br Senin tutkunla mecnun geziyor güneş ve ay br Her damla bir yıldızı süslüyor göklerinde br Sümeyra'yı arıyor her damlada bir saray


User: dinlemelisin

Views: 92

Uploaded: 2015-11-16

Duration: 12:19

Your Page Title